Yoğun iş temposu, stres, trafikle mücadele, zamansızlıkla gelen hızlı atıştırmalar, uyanık kalmak için içilen çaylar ve kahveler, gün boyunca süren toplantılar ve hiç bitmek bilmeyen telefon konuşmaları; bütün bunların arasında bir de alışkanlık haline gelmiş sigara kullanımı ve daha güne başlamadan tükenen enerjimiz… Ya gün sonu yorgunluğu, hele havalar da bu kadar değişken olunca!..

Bedenimiz bunca şey arasında hem direnip ayakta durmaya çalışıyor hem de elinde olmadan bazı fiziksel ve duygusal tepkiler gösteriyor.  Sızı halinde veya zonklayan baş ağrıları, yorgunluk, halsizlik, uykusuzluk veya aşırı uyku hali, isteksizlik, sinirlilik, sabırsızlık, anksiyete, huzursuzluk, telaş hali, depresyon!   Özellikle sırt ve boyunda yoğunlaşan kas ağrıları, bölgesel uyuşmalar, allerjiler (halı tozu, polen vb.), solunum yolları ile ilgili sıkıntılar, farkına varamadan bizi yakalayan enfeksiyonlar, mide ve sindirim sistemindeki rahatsızlıklar, gastrit, ülser, hazımsızlık, bayanlarda hormonal dengesizlikten kaynaklanan sinirlilik, bölgesel ağrılar, sancılı adetler ve daha saymakla listeleri doldurabilecek kadar çok günlük sıkıntılar…

Pek çoğumuz bu bahsettiklerimizi her an yaşıyor ve bedenimize gerekli desteği vermedikçe aynı sıkıntıları yaşamaya devam ediyoruz. Peki ne yapabiliriz?   “Bedenimize nefes alması ve kendi kendini iyileştirme gücünü ortaya çıkarması için zaman tanımalıyız.” Aslında içimizdeki bu gücü ortaya çıkarabilmek için yapabileceğimiz pek çok şey var.

Her gün kendimize vakit ayırıp derin dinlenmek, meditasyon, rahatlama teknikleri uygulamak, uzanmak, dua etmek, doğanın içinde hiç birşey düşünmeden zaman geçirmek, yeşili seyretmek ve ağaçları kucaklamak, spor yapmak, doğanın gücünün ve değerinin farkına varmak! Tabii ki zaman zaman da dışarıdan size yardım edebilecek kişilerden ve uygulamalardan yardım almak.

Tüm doğal terapiler bu bahsettiğimiz günlük sıkıntıların üstesinden gelebilmek için etkin yollardır. Özünde doğal terapilerin asıl amacı kişinin iyileşme gücünün ortaya çıkması için destek olmaktır.

Çoğu zaman şifanın dışarıdan geldiğini düşünürüz. İçtiğimiz, yediğimiz, uyguladığımız ve doğal saydığımız herşeyin dışarıdan bize etki ettiğini ve şifa verdiğini düşünürüz. Şifanın içimizde olduğunu biliyor muyuz? Ruh, beden ve akıl bütünlüğüne sahip varlığımızın dengesi ile ortaya çıkan şifa gücünü kullanmayı biliyor muyuz? 

Şifa içimizde ise niye rahatsızlanıp sıkıntı çekiyoruz. Çünkü bedenimizin kendi kendini iyileştirme gücünü birçok nedenle destekleyemiyor hatta çoğu zaman engelliyoruz. Varlığımızı hayati enerji kaynakları ile beslemiyoruz, yani doğanın nimetlerinden gerektiği gibi faydalanamıyoruz.

Günümüz yaşantısında elimizde olmadan hormonlu yiyeceklerle besleniyoruz ve vaktimiz çok kısıtlı olduğu için bizi zamandan kurtaracak imkanlardan da faydalanıyoruz.   Mesela mikrodalga fırınları çok seviyoruz, hazır çorbalar ve fast-food zincirlerine bayılıyoruz. Çocuklarımız artık oynayacak toprak ve yeşillik bulamadığı için saatlerce televizyon seyrediyor yada hiç bitmek tükenmek bilmeyen bilgisayar oyunları oynuyorlar. 

Biraz geçmişe dönüp baktığımızda annelerimiz ve büyük annelerimiz bizi yetiştirirken bizi yaşamsal enerji kaynakları ile beslemişler. Yediğimiz yemeklerin hazırlanışı, lezzeti ve doğal dengesi, hastalandığımızda hangi otların ve uygulamaların bize iyi geldiği, bir büyüğümüzün başımızı okşaması ile şevkatle beslenmemiz, hatta en önemlisi toprak ve güneşten hiç mahrum edilmememiz. Belki de o dönemlerde endüstri ile gelen sunileşme olmadığı için daha şanslıydık.

Şifa için dokunmanın gücü – Masaj

Doğduğumuz andan itibaren ailemiz ve sevenlerimizin dokunuşlarıyla büyürüz. Ufacık bebekler yumuşacık dokunuşlarla nasıl da rahatlayıp sakinleştikler! Büyüdükçe dokunma ve dokunulma alışkanlığımız hayat yoğunluğundan azalır neredeyse unutulur. Oysa içimizdeki şifanın en önemli unsuru olan dokunuş, yaşamsal enerjimizi harekete geçirmek için ne kadar da önemlidir. Dokunuşun en keyifli sonucu olan rahatlama iyileşme süreci için gereklidir.  Burada rahatlama hem fiziksel hemde duygusal anlamdadır.

Masaj ağırlıklı doğal terapilerde, rahatlama ile gelen iyileşme etkilerinden faydalanılır.  Bu masaj terapilerine verebileceğimiz birçok örnek vardır; refleksoloji, klinik aromaterapi, terapötik (iyileştirici) masaj uygulamaları, manuel lenf drenaj masajı, shiatsu, aküpresür, doğum öncesi ve sonrası masajlar, bebek masajı gibi.

Bazı doğal terapi türleri

Sıcak Taş Terapisi: Isıyı sevenler için kasları çok etkin ısıtan volkanik lav taşlarının su içinde ısıtılarak masaj ile uygulanmasıdır.

Klinik Aromaterapi: Kişinin fiziksel, ruhsal ve duygusal sağlığı için ihtiyacına göre belirlenen aromatik bitkisel öz yağların en etkin uygulama yöntemi olan masaj ile uygulanmasıdır.

Refleksoloji: Beden fonksiyonlarını normalleştirmek için, özel bir teknikle uygulanan ayak masajıdır.

Manuel Lenf Drenaj Masajı: Bedeni ödem ve toksinden arındırmak için uygulanan, klasik masajdan çok daha hafif bir o kadarda etkin özel bir masajdır.

Çiçek Terapileri: “Bach Çiçek Terapisi” ve “Avustralya Doğal Çalı Çiçekleri Terapisi” kişinin fiziksel rahatsızlıklarının ardındaki duygusal sıkıntılara yardımcı olmak için doğanın gücünü kullanan bir uygulamadır.

Hedefler

  • Türkiyede neredeyse hiç bilinmeyen doğal terapilerin yaygınlaşması için tüketicilerin bilinçlenmesine yönelik eğitim çalışmalarının düzenlenmesi.
  • Doğal terapilerin teorik ve uygulamalı öğrenilebileceği profesyonel bir okulun kurulması ve gerekli kaynakların temin edilmesi
  • Her sene doğal terapiler portföyüne yeni iki terapi eklenmesi planlanmıştır. Bu terapilerden en az birinin Türkiye’ye henüz gelmemiş yeni bir konsept olmasına özen gösterilecektir. Bu terapiler için gerekli eğitim yurtdışından temin edilecektir. Yeni terapilerin kamuoyuna duyurulmasında yine görsel ve basılı medya ve internetten faydalanılacaktır.